Gerçekten DAEŞ mi?

admin

2024 yılının ilk haftasında Ortadoğu iki saldırıyla sarsıldı. Önce Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Hamas ofisine yönelik saldırıda örgütün iki numaralı ismi Salih Aruri öldürüldü. Bir gün sonra da İran’ın Kirman kentinde, 4 yıl önce ABD’nin düzenlediği suikastla öldürülen Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani’yi anma töreninde, çifte intihar saldırısı düzenlendi. İranlı yetkililer İsrail ve ABD’yi işaret ederken, saldırıyı 30 saat sonra DAEŞ terör örgütü üstlendi.

Ancak bu açıklama soru işaretlerini ortadan kaldırmadı. DAEŞ’in bu açıklamasına rağmen saldırılara dair senaryoların ardı arkası kesilmiyor. ABD saldırılarla ilgisinin olmadığını duyurdu ama İranlı yetkililer bu konuda ikna olmuş değil. Bunların İsrail istihbaratının işi olduğu da konuşuluyor. İsrail’in Hamas’ın 7 Ekim saldırılarından sonra İran ile ABD’yi sıcak bir çatışmanın içine sokmak istediği bölgede yaygın kanaat. İsrail’in son dönemde görüş ayrılıkları yaşadığı ABD’ye rağmen böyle bir provokasyon eylemini yapmış olabileceğine dair değerlendirmeler var. Rusya ve Çin gibi ülkeler de potansiyel şüpheliler arasında. Bu ülkelerin bölgenin daha da karışmasını arzu edebilecekleri, bu sebeple DAEŞ’le iş birliği halinde bu saldırıları organize etmiş olabilecekleri konuşuluyor. Kim ne derse desin, bu saldırının ardında kimlerin olabileceğini kestirebilmek zor. Ancak saldırıya dair bazı verileri paylaşmak faydalı olabilir.

Süleymani’nin ailesi yoktu

Bu saldırılara dair en dikkat çeken boyut, Kasım Süleymani’yi anma törenine Süleymani’nin ailesinden hiç kimsenin katılmaması. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhan Afacan, İranlı yetkililerin geçmişte yaptıkları “İran’ın bölgede artan nüfûzu sebebiyle bazı saldırılara mâruz kalınabileceği” şeklindeki açıklamalarını ve uyarılarını hatırlattı, “Anlaşılan o ki, İran istihbaratının uyarılarını Kasım Süleymani’nin ailesi, İranlı yetkililerden daha çok ciddiye almış” dedi.

Afacan’a göre, bu olay, İran güvenlik güçlerinin sanılanın aksine büyük bir zafiyet gösterdiğini ortaya koydu. Ülke topraklarında gerçekleştirilen saldırıyı engelleyememek bu zafiyetin açık göstergesi. Peki senaryolardan bağımsız olarak soralım. Eğer bu saldırıyı gerçekten DAEŞ yaptıysa, bunun sebebi ne? DAEŞ neden İran’ı hedef alıyor? Bunu anlayabilmek için geçmişi hatırlatmak gerekiyor.

DAEŞ’in İran saldırıları

DAEŞ’in İran’da pek çok saldırısı olduğunu biliyoruz. Temelde Sünni olan bu örgütle Şii İran’ın mezhebî farklılığı düşmanlığın temelini oluşturuyor. Ama asıl kırılma, 2015-2016 arasında ortaya çıktı. Bağdat yönetimi DAEŞ’i Irak topraklarından temizlemek için operasyonlara başladığında en büyük desteği Tahran vermişti. Terör örgütü buna karşılık İran topraklarındaki ilk eylemini 2017’de yaptı. İran Meclisi ve Humeyni Türbesi’ne yapılan 13 kişinin hayatını kaybettiği saldırıları DAEŞ üstlendi. Ekim 2022’de 15 kişinin öldüğü Şiraz kentindeki Şah Cerağ Türbesi’ne yapılan silahlı saldırının da aynı türbeye 2023’te yapılan ve iki kişinin öldüğü saldırının da faili DAEŞ’ti.

DAEŞ’in zaman zaman böyle eylemler yapabildiği bir gerçek ama İran basınının da dikkat çektiği üzere bu tip saldırılardan sonra DAEŞ sorumluluğu hemen üstlenirdi. Bu kez üstlenmek için bir gün beklemiş olması soru işareti yaratıyor. Ayrıca İranlı yetkililer, DAEŞ’in saldırıyı üstlenirken paylaştığı görüntülerde iki saldırganın yüzlerinin gizlendiğine ve bazı noktaların bulanıklaştırıldığına dikkat çekiyor. DAEŞ geçmişte gerçekleştirdiği saldırılarda faillerin görüntülerini net şekilde paylaşıyordu. İranlı yetkililer bu farklılığa dikkat çekiyor.

Ülkedeki tartışma: Kaçak göçmenler

İran açısından olayın dikkat çeken önemli bir boyutu daha var: Son yıllarda İran topraklarında yapılan saldırılarda kaçak göçmenler kullanılıyor. Kirman’daki çifte bombalı saldırıda da intihar bombacılarından birinin Tacikistan uyruklu olduğu belirlendi. 2022’deki Şiraz saldırılarını da yine bir Tacik yapmıştı.

Tahran, sınır komşuları Tacikistan, Afganistan ve Pakistan’dan gelen kaçakları önlemek için uzun süredir mücadele ediyor. Örneğin Afganistan’da Taliban’ın yönetimi ele geçirmesi ve ABD’nin çekilmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre her gün ortalama 5 bin civarı kaçak göçmenin İran’a girdiği tahmin ediliyor. Bu kaçak göçmen akışının kesilmesi için İranlı yetkililerin özellikle doğu sınırlarında güvenlik önlemlerini artırması ve radikal önlemler alması şaşırtıcı olmayacak.

Yorum yapın